MERHABA
Ben Yüksel Yılmaz… Uzun zamandır gazetelerde yazmıyordum. En son Bizim Yaka Kocaeli’de yazmıştım. Ondan önce ilimizin, ilçelerimizin, başka illerin gazetelerinde de yazdım. Milli Gazete ve Akit Gazetesi’nde de yazdım… Ayrıca birçok dergide… İki de kitabım var… Yani yazmaya yabancı değiliz… Selametle…
İSLAMİ DAYANIŞMA OYUNLARI SONUÇTUR
Medrese Alimleri Vakfı, İslami Dayanışma Oyunları’na katılan kız sporcuların tesettürsüz olmalarına binaen kamuoyuna eleştirisini ifşa etmiş ve İslami hassasiyete sahip milyonlarca insanımızın tepkisini çektiğini iddia etmiştir. Evveliyetle böyle bir tepki yok. Yani milyonların tepkisi iddiası doğru değil. Arama motorlarında Türkçe, Arapça, İngilizce aratarak bu konuda tepki olarak ağaç yaprağının bile kıpırdamadığını görebilirsiniz. Öyle bir ümmet yok…”Doğru olmamak” müslümanın olmaması gereken ilk şey…
Fikirlerin özgürce söylenmesine saygı duymakla beraber kendilerine apaçık olarak geleneksel tevazu sınırlarını aşarak“alim” diyen türünün az örneği olan Medrese Alimleri Vakfı’nın (belki Medrese İlimleri Vakfı uygun olabilir) kanaatimce önce adını değiştirmekten başlayıp, mezunlarını alim olarak lanseleyerek şımartmayacakları bir isimle yola devam etmeleri gerektiğini hatırlatırsam görülecektir ki ince eleyip sık dokuduğumuzda beğenmedikleri nesli bu hale getirenin ikna ve cazibe gücünden yoksun alim zihniyetinin bizzat kendisi olduğudur. “İslami”sözcüğü gerçekten de sorumluluk gerektirir. Bir vakfın adına “alimler” yakıştırması yapmak nasıl yanlış ise en ufak bir kusur dahi içerecek olsa hiçbir kurum ve kuruluşa “İslam”adı konmamalıdır. İslam hanif terbiyenin çatısı, kusursuz ve mükemmel olarak tamamlanmış tek ilahi dinin adıdır. Ama bu dert, ümmetin büyük resmine bakınca çok küçük kalır…
Oyunlara katılan sporcuların her birine tek tek sorsanız hepsi Müslüman olduklarını söyleyeceklerdir. Gerçekten de aileleriyle beraber öyleler. Bir sporcunun “istediği kadar kapanabileceğini ama istediği kadar açılamayacağını” söyleyen bu organizasyon günümüz imam ve sair ilahiyatçılarının cami dışını ihmal etmesinin beklenen sonucudur. Küfrün başörtüsüne karşı açtığı savaşı “başörtüsü mücadelesi” olarak değil de “tam tesettür mücadelesi” olarak verseydik bugün kendisiyle çelişir vaziyette üstünde başörtüsü altında kot pantolunlu kızlarımız olmayacaktı. Olunca da tepki yapmaya hakkımız olamaz. Eğer tam tesettürlü olarak bu oyunlara katılmak isteyen olsaydı emin olun organizasyon buna büyük saygı duyar engel de olmazdı. Fakat ancak özgür olan kızlar spor yapabildikleri ve tam tesettürlü kızlarımız henüz spor şuurundan uzak yetiştikleri için böyle bir talep beklemek bu yüzyılın ilk çeyreğinde söz konusu değil. Başörtüsü zulmü meselesinde yeri yerinden oynatan mücahide kızlar gibi zamane kızları tam tesettürle spor yapmak için biraz direnç gösterseler gerek antrenörler, gerekse idareciler buna direnemezlerdi. Elbette zorla örtünsünler demiyoruz; ama böyle bir organizasyonda tam tesettürlü kızlara da rastlamak mümkün olmalıydı… Beşinci organizasyon siyasi olarak kesinlikle çok olumluydu…
Rönesansın Katolikleri düşürdüğü o rezil duruma düşmemek için Müslümanların bilim, felsefe, spor, sanat, siyaset gibi toplumların ilgisini çeken böyle organizasyonları çokça yapmaları gerekir. Bu hususta en çok suçlu olanların en son konuşmaları ve konuşurken de özeleştiri yapmaları gerekir. O kadar eksiklerimiz var ve ümmetçe öyle kötü bir durumdayız ki bu organizasyonun böyle eksikleriyle yapılması bile emin olun hiç yapılmamasından çok daha hayırlıdır. Bir sonraki organizasyonun müslümana daha yakışır olmasının önü açılabilir. Bu organizasyonu yapanlar tam tesettüre saygı duyacaklardır. Talep ve direnç gerekir. Bu tür organizasyonlarda birlik olamasak da beraber oluyoruz. Birlikte yürümesek de beraber oturuyoruz. Ümmetçe beraber olmak yani şu beğenmedikleri organizsyonlar emin olun elimizdeki son kozumuz… Beraber oturamadığımızda bu günleri de çok ararız… Bugün geldiğimiz nokta bu ise daha ileriye nasıl taşırız ona bakalım. Çözüm söyleyemeden eleştiren ilahiyatçılar sorunun asıl sebebidir. Doğru olanı istiyorsanız ama gençler istediğiniz gibi değilse nedeni sizsiniz. Unutmayın, bu gençler ezan okurken idmana giden gençlerdir ve bir antrenör onlar için bir imamdan çok daha etkilidir. Spor salonlarının camilerden daha kalabalık olduklarını ve imamların seslerini cami dışına duyuramadıklarını dikkate alırsanız ne demek istediğimi anlarsınız…
Saygılarımla
YÜKSEL YILMAZ
ASAYİŞ
Az önceASAYİŞ
Az önceASAYİŞ
1 saat önceASAYİŞ
1 saat önceASAYİŞ
10 saat önceASAYİŞ
12 saat önceASAYİŞ
1 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.