E.Emin Öztürk

E.Emin Öztürk

20 Ekim 2023 Cuma

Emin Öztürk’ün kaleminden…

Emin Öztürk’ün kaleminden…
7

BEĞENDİM

ABONE OL

SİYONİSTLER İKİNCİ DÜNYA SAVAŞINDA KENDİLERİNE YAPILAN SOYKIRIMIN ACISINI YİNE İKİNCİ DÜNYA SAVAŞINDA KENDİLERİNE SOYKIRIM YAPAN BATI YARDIMIYLA MI ÇIKARIYOR?

“Dün Amerika Başkanı Biden’ın canlı yayında yaptığı konuşmayı izledim. Hastaneyi İsrail vurmadı, Hamas yanlışlıkla vurdu dedi. Ve bugün Beyaz Saray Sözcüsü, ABD’nin saldırının İsrail tarafından yapılmadığı sonucuna vardığını resmi olarak duyurdu. ‘Bilgi toplamaya devam etmekle birlikte, havadan çekilen görüntülerin analizi, dinlemeler ve açık kaynak bilgilerine dayanan mevcut değerlendirmemiz, dün Gazze’deki hastanede meydana gelen patlamadan İsrail’in sorumlu olmadığı yönündedir.'” Bunların izledikleri taktikler çok basit Filistinli çocukları öldürüyorlar, sonra medyalarında İsrailli çocuklar böyle öldürüldü diye paylaşıyorlar.

“Sivilleri vuruyorlar ve önce bunu gururla açıklıyorlar, sonra tepki gelince ‘Hayır, biz yapmadık’ diye yalan söylüyorlar. Hastaneyi vuruyorlar, bunun üzerine sevinç gösterileri yapılıyor; İsrail tarafından sonra tepkiler yükselince yine ‘Hayır, biz yapmadık’ diyorlar. Utanmasalar, atılan füzeden hastanede ameliyat yapan doktorları suçlayacaklar. İsrail yüzlerce okul ve hastaneyi bombalamış bir ülke, fosfor bombası kullanmış bir ülke. İsrail’in sözcüsü hastaneyi ‘Biz vurduk’ diye tweet attı ve sonra sildi.

“Madem İsrail masum, neden ‘kanıt’ olarak gösterdikleri videoyu sildiler? Neden daha sonra ‘kanıt’ olarak attıkları video, saldırıdan 30 dakika önce Lübnan’a düşen bir bombayı gösteriyor? Neden ortada dolaşan tüm İsrail yanlısı videolar eski tarihlere ait? Neden Netanyahu tarafından 14 Ekim’de tekrardan atanan dijital medya sorumlusu, söz konusu bombalamayı ‘teröristleri hedef aldık’ diyerek savunduktan sonra tweeti sildi? Neden İsrail İçişleri Bakanlığı, saldırıdan hemen sonra hastane adını geçirmeden gerçekleştirdiği bombalamada ‘teröristleri hedef aldık’ diyerek açıklamada bulundu? Neden DSÖ sözcüsü, İsrail’in hastaneyi vuracağı ve oraya tahliye emri gittiği konusunda kendilerine bilgi verdiğini açıkladı? Madem gerçekten de İsrail yapmadı, neden yalan söylüyorlar? İsrail’in ilk açıklamalarıyla çelişen iddiasına göre Hamas füzesi hastaneye 50-60 metre uzaktan mezarlığın içinden ateşlenmiş. Nasıl oluyor da bu füze hedefinden sapıp hemen 50-60 metre arkasını vuruyor? Hamas yapmış olsaydı, emin olun İsrail tüm dünyanın gözü önüne sermek için günlerce düşen roketin uydu görüntülerini yayınlardı. “Uydurabilecekleri veriler yok ellerinde tıpkı Biden’ın geçenlerde Hamas, 40 bebeğin kafasını kesti yalanını kanıtlayamadıkları ve yalanlamak zorunda kaldıkları gibi. Bu arada Hamas da çok masum değil Hamas, İsrail tarafından El Fetih’e alternatif olarak tasarlanarak üretilmiş bir örgüttür. Sonradan kısmen kontrolden çıkmış gibi gözükse de temel operasyonlarında istihbarat desteği açık biçimde görülüyor

“Rusya – Ukrayna savaşında ABD, Rusya’ya karşı çıkıp Ukrayna’nın yanında oldu diye tüm dünya da Ukrayna’nın yanında olmuştu. Oysaki ABD’nin Rusya’ya karşı olması, Rusya’nın gerçekten emperyalist, haksız, istilacı bir devlet; Ukrayna’nın da mazlum bir devlet olması gibi gerçekçi, vicdani ve insani sebepler değildi; tek sebep Rusya’nın ABD’nin ezeli düşmanı olmasıydı.

Şimdiyse İsrail, ABD’nin dostu diye İsrail’in yaptığı her şeyi aklıyorlar, Rusya ise düşman diye Rusya’nın yaptığı her şeyi kötülüyorlar. Devlet ve siyaset denen şey böyle bir şey işte: çıkar ilişkisi üzerine kurulu ikiyüzlülük, yalancılık, sinsilik… İnsanlık, ahlak, vicdan, mazlumlar umurlarında mı sanıyorsunuz? Herkes kendi çıkarını düşünüyor. Bir devlet düşmanınsa yaptığı her şey yanlış, dostunsa yaptığı her şey doğru oluyor.

Eğer İsrail’in kaç gündür yaptığı katliamların binde birini başta Türkiye olmak üzere İran veya Rusya yapmış olsaydı, şu an pek muteber batı medyası bugün gördüğümüz gibi bunun üstünü kapatıp suçu başka yere mi atmaya çalışırdı, yoksa ilgili ülke yine aynı batı medyası tarafından soykırımla mı suçlanırdı?

ABD, Irak’ta kitle imha silahları var diyerek biyolojik silah yalanıyla Irak’ı, ‘Kaddafi halka tecavüz etsinler diye ordusuna viagra dağıtıyor.’ yalanıyla Libya’yı parçaladı. ABD bir sürü kanıt var deyip sadece açıklama yapmakla yetiniyor. Aynı ABD Dışişleri Bakanı, ‘Ben Yahudi’yim, İsrail’in her türlü arkasındayız.’ diyor. Aynı ABD İsrail’e her türlü desteği vereceğiz diyor. Karşısında ne var peki? Üç tarafı karayla, bir tarafı denizle çevrilmiş. Dışarı hiçbir şekilde çıkışı olmayan. İçeri de girişi çok zor olan, topraklarının çoğunluğu İsrail tarafından bilinçli olarak boşalttırılmış bir Filistin ve sadece slogan atmakla yetinen İslam Dünyası.

Değerli okuyucular, işte Filistin halkının yaşadıkları bize ders olsun. Dedelerinin yanlış kararlarının, hatalarının bedelini küçücük çocuklar ödüyor. Gelecekte bizim çocuklarımızın da böyle bombalar altında kalmasını istemiyorsanız, dürüst olun, adil olun, kul hakkı yemeyin, işinizi iyi yapın, çocuklarınızı insan gibi yetiştirin, bencil olmayın, şahsi çıkarınızı vatanın ve milletin çıkarından üstün tutmayın, Allah’tan gerçekten korkun. En önemlisi gerçekleri korkusuzca söyleyin ve kim olursa olsun bilerek isteyerek yanlış yapana destek vermeyin! Gördüğünüz gibi zulmü şiddetle kınamak artık yetmiyor. Azı iyice gemiye almışlar. Daha bilgili, daha güçlü ve daha adil olmak gerekiyor zalimleri engellemek için.”

E.EMİN ÖZTÜRK

Devamını Oku

Emin Öztürk ulaşımı yazdı: “Raylı Sistem ve Sürdürülebilir Toplu Taşımaya Geçiş”

Emin Öztürk ulaşımı yazdı: “Raylı Sistem ve Sürdürülebilir Toplu Taşımaya Geçiş”
6

BEĞENDİM

ABONE OL

Dün Resmi Gazete’de yer alan bir kararla duyurulan Körfez Dubai Port istasyonu, Derince, İzmit ve Kartepe Uzunçiftlik istasyonları arasındaki hat projesi şehrimiz için büyük bir adım olarak görünüyor. Toplamda 17 istasyon içeren bu hat, İzmit’in ulaşım altyapısını güçlendirecek ve şehir içi trafiği rahatlatacak bir projeyi temsil ediyor.

Ancak, bu olumlu gelişmelere rağmen, İzmit Körfezi’nin güneyindeki ilçelerde özellikle Gölcük ile İzmit arasındaki yoğun trafiğin bir çözüme kavuşturulması gerekiyor. Özellikle iş saatlerinde, Yeniköy’den Yuvacık Sapağına kadar olan yol sürücüler için neredeyse işkence haline gelmiş durumda. Alternatif yolları (Seymen sahil ve Damlar) kullanmaya çalışan sürücüler, yine buralardaki trafik yoğunluğundan kaçamıyorlar.

D 100 üzerinde yeni bir şeridin açılması gibi geçici çözümler, şu anki sorunu biraz hafifletebilir, ancak uzun vadede yeterli olmayacaktır. Zira bu bölge, sürekli olarak yoğun göç almakta ve her yıl araç sayısı artmaktadır. Dolayısıyla, kalıcı ve etkili bir çözüme ihtiyaç var.

Öncelikle, mevcut yolların bakımı ve iyileştirilmesi büyük bir öneme sahiptir. Ayrıca, toplu taşıma ağının genişletilmesi, demiryolu ve deniz yolu gibi alternatif ulaşım yollarının geliştirilmesi şarttır.

Raylı sistemin hızla Körfez’in güneyine ulaşması, şehir içi trafiği daha da rahatlatacak ve sürdürülebilir bir ulaşım modeline geçişte önemli bir kilometre taşı olacaktır. Özellikle Gölcük Başiskele geçişindeki trafik yükünü hafifletecek olan bu proje, şehir içi hareketliliği büyük ölçüde kolaylaştıracaktır. Yüksek kapasitesi ve düzenli seferleri ile raylı sistem, sürücüler için alternatif ve güvenilir bir ulaşım seçeneği sunarak trafik sorununu önemli ölçüde azaltacaktır. Bu modern ve çevreci ulaşım şekli, hem zaman tasarrufu sağlayacak hem de çevresel etkileri en aza indirecektir Bu proje, şehirdeki yaşam kalitesini artırmanın yanı sıra ekonomik ve çevresel açıdan da büyük faydalar sağlayacaktır.

Raylı sistemin gelmesiyle boşa çıkacak olan otobüs ve minibüs işletmecilerinin mağdur olmaması için de önlemler alınmalıdır. Büyükşehir belediyesi, bu işletmelerin hatlarını satın alarak, hisseleri oranında yeni bir ulaşım şirketine ortak edebilir. Bu şekilde, mevcut işletmecilerin tecrübesi ve bilgisi, yeni kurulan şirketin başarılı bir şekilde faaliyet göstermesine katkı sağlayabilir. Bu adım, hem işletmecilerin mağduriyetini önler hem de şehrimizin ulaşım altyapısını daha sağlam ve entegre bir hale getirir. Bu uyumlu geçiş, hem eski sistemde yer alan çalışanların güvencesini sağlar hem de yeni sistemin hızla adapte olmasını mümkün kılar. Böylece, şehrimiz modern, verimli ve adil bir toplu taşıma sistemine kavuşmuş olur. Bu süreç, sadece bugünün değil, yarının da yaşanabilir bir şehir hayaline önemli bir katkı sağlayacaktır.

Bu konuda yerel yönetimlerin ve ilgili kurumların işbirliği içinde çalışarak, sadece şu anki trafik sorununu değil, gelecekteki ihtiyaçları da göz önünde bulundurarak kalıcı ve sürdürülebilir çözümler üretmeleri önemlidir.

Gelişmiş ülkelerin ulaşım sistemleriyle kıyaslandığında, ülkemizde hala geri kalmış ülkelerin toplu ulaşım araçları olan dolmuş ve minibüslerin yaygın olarak kullanılması, şehirlerimizdeki trafik sorunlarını ve çevresel etkilerini artırmaktadır. Bu nedenle, sürdürülebilir bir ulaşım sistemine geçiş yapabilmek için cesur adımlar atmamız gerekmektedir.

Öncelikle, tren ve metro ağlarının genişletilmesi, şehirlerimizin ana ulaşım arterlerindeki trafik yoğunluğunu azaltmanın anahtarıdır. Bu projelerin gerçekleştirilmesi sırasında, yerel halkın ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak hat güzergâhlarının ve istasyon noktalarının doğru bir şekilde belirlenmesi önemlidir.

Umarım, şehrimizdeki ulaşım sorunlarına yönelik bu gibi projeler ve çözüm önerileri zaman içinde hayata geçirilir ve İzmit Körfezi’nin güneyindeki ilçeler arasındaki trafiği rahatlatmak adına daha fazla adım atılır. Şehrimizin geleceği için sağlıklı ve düzenli bir ulaşım sistemi büyük bir öneme sahiptir ve tüm paydaşlar bu konuda işbirliği yapmalıdır.

E.EMİN ÖZTÜRK

Devamını Oku

Orta Doğu’da barışın karanlık gölgesi: İnsanlık ve medya gerçeği arasında sıkışan Gazze ve İsrail

Orta Doğu’da barışın karanlık gölgesi: İnsanlık ve medya gerçeği arasında sıkışan Gazze ve İsrail
6

BEĞENDİM

ABONE OL

Son dönemde Gazze ve İsrail arasındaki çatışmalar, Orta Doğu’da barış arayışının ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gösterdi. İnsanlık, bu bölgelerdeki çatışmalardan tükenmiş durumda. Ortadoğu’da yaşanan bu trajik durumu anlamak ve değerlendirmek gerçekten karmaşık bir mesele.

Son dönemdeki İsrail-Gazze çatışmaları, her iki tarafın yaşadığı zorlukları ve bölgedeki daha geniş sorunları yansıtıyor. Öncelikle, Hamas’ın sivil halka saldırması ve onları hedef alması, kesinlikle kabul edilemez bir eylemdir. Sivil kayıpların her zaman trajik olduğunu vurgulamak önemlidir.

Öte yanda, sadece birkaç kilometre ileride İsraillilerin huzur eğlence ve festivallerin tadını çıkardığı bir atmosfer var. Bu, gerçekten de düşündürücü. İki toplum, adeta birbirinden tamamen farklı dünyalarda yaşıyor. Bu adaletsizlik, insanların zihinlerinde büyük bir rahatsızlık yaratıyor ve bölgedeki sosyal ve siyasi gerilimi daha da artırıyor.

Gazze’nin açık hava hapishanesine dönüştürülmesi, sivillerin yaşam şartlarını çekilmez hale getiriyor. İnsanlar, temel ihtiyaçlarından yoksun bırakılarak, günlük yaşamlarını idame ettirmeye çalışıyorlar. Bu koşullar, insan hakları ihlallerinin açık bir örneğidir ve dünya genelinde endişeyle karşılanmalıdır. Gazze’nin sıkıştırılmış koşullar altında yaşayan insanlarının acımasız bir gerçeklikle yüzleştiğini unutmamalıyız.

Diğer yandan, İsraillilerin özgürce yaşamaları ve eğlenmeleri de onların doğal bir hakkı olarak görülüyor. Ancak, bu özgürlüklerin, Gazze’deki insanların yaşam kalitesinin bu kadar dramatik bir şekilde düşmesine katkıda bulunması, adaletsiz bir durumu daha da belirgin hale getiriyor.

Hamas’ın bu tür koşullar altında şiddete başvurması, sıkışmış bir kedinin son çare olarak pençelerini çıkarması gibi görülebilir.

Son günlerde İsrail ve Gazze’deki çatışmaları uluslararası haber kanallarından takip ediyorum CNN, BBC, France 24, Al Jazeera, TRT World ve DW gibi. Dikkatimi çeken şey, TRT World ve Al Jazeera dışındaki kanalların genellikle İsrail’in tarafını tutması ve sürekli orada hayatını kaybedenleri göstermesi. Sadece TRT World ve Al Jazeera, çoğunlukla Gazze’ye odaklanmış durumda. Bu olayları izlerken, medyanın rolü ve gerçeklerle algı arasındaki ilişki beni derinden etkiliyor. Tabi ki cesur ve tarafsız gazeteciler az da olsa mevcut. France 24 adlı televizyon kanalında denk geldiğim bir programa dair öğrendiklerim, bu konudaki düşüncelerimi daha da derinleştirdi.

Bu programa göre, Gazze’deki çatışmaların başlamasından bu yana sosyal medyada dolaşan fotoğraflar inceleniyor. Bu çalışmaları yürüten bir kadın gazeteci, birçok fotoğrafın İsrailliler tarafından üretilmiş, haksız yere kullanılmış ve geçmiş yıllara ait olduğunu ortaya çıkarıyor. Örneğin, Hamas’ın bir kız çocuğunu kaçırdığı iddia edilen fotoğrafın, aslında bir gencin kardeşiyle birlikte çekildiği ve yıllar önceye ait olduğu tespit ediliyor. İsrailliler ise özellikle sosyal medyada sahte fotoğraflar yayınlayarak, bu tür manipülatif taktiklerle kamuoyunda kendilerini haklı çıkarmaya çalışıyorlar. Bu örnek, medyanın manipülasyonunun ne denli derin ve karmaşık olduğunu gösteriyor.

İsrail-Gazze çatışması gibi hassas bir durumda, İran gibi büyük bir bölgesel güçün müdahalesi, bölgesel gerilimi artırabilir ve Orta Doğu’da yeni bir savaşın kapılarını aralayabilir. Bu tür bir çatışmanın daha geniş çaplı bir savaşa dönüşmesi, bölge ülkeleri ve dünya genelinde istikrarsızlığı artırabilir, milyonlarca insanı etkileyebilir ve insani bir felakete yol açabilir. Bu durum, özellikle komşu ülkeler için ciddi bir göç yükü anlamına gelebilir. Türkiye gibi ülkeler, bu tür durumlar karşısında insani yardım ve sığınmacılara destek konusunda büyük bir baskı altına girebilir.

E.Emin ÖZTÜRK

Devamını Oku

Emin Öztürk yazdı…Başiskele’nin Doğal hazinesi

Emin Öztürk yazdı…Başiskele’nin Doğal hazinesi
6

BEĞENDİM

ABONE OL

Kocaeli’nin doğal güzelliklerinin en özgün temsilcilerinden biri olan Beşkayalar Tabiat Parkı, Samanlı Dağları’nın kalbinde yer alıyor. Birinci derece doğal sit alanı olarak korunan Beşkayalar Tabiat Parkı, Servetiye Cami ve Servetiye Karşı köyleri arasında yer alan Kirazdere ile Sıcakdere ve Soğukdere vadilerinden oluşan bir doğa harikasıdır. Beşkayalar ismini, içinde bulundurduğu beş yüksek kayalıktan alır ve doğaseverlerin ve doğa sporcularının vazgeçilmez mekânlarından biridir.

Bitki ve Hayvan Çeşitliliği:

 Beşkayalar, Kocaeli’nin adeta Kelebekler Vadisi’dir. Milli park, zengin bitki örtüsü, yaban hayatı ve akarsularıyla ünlüdür. Noel gülü, siklamen, kardelen, menekşe, çuha çiçeği, çiğdem, öküzgözü, çançiçeği, sütleğen, kantaron gibi birbirinden güzel çiçek türleri parkı renklendirirken, karaçam, porsuk, köknar, kayın, meşe, gürgen, akçaağaç, karaağaç, ıhlamur, kestane, dişbudak, kavak, çınar, kızılağaç, karayemiş ve orman gülü gibi nadide bitki türleri de bölgede yer alır. Ayrıca, kurt, ayı, çakal, tilki, domuz, tavşan ve sincap gibi yaban hayatının önemli üyeleri de burada yaşar.

Yürüyüş ve Doğa Sporları:

 Beşkayalar Tabiat Parkı, doğaseverlere ve macera arayışındaki ruhlara hitap eder. Geniş ve etkileyici bir alanı kaplayan parkta pek çok yürüyüş parkuru bulunur. Aytepe, Menekşe Yaylası ve Soğuk Pınar gibi parkurlar doğa yürüyüşü yapmak isteyenler için idealdir. Bu parkurlar rehber eşliğinde gezildiğinde unutulmaz doğa deneyimleri sunar.

Saklı Cennetler:

 Beşkayalar ’da gezilmeye değer birçok nokta bulunur. Rasim’in Kayası (Şahinkaya) adını taşıyan ve bölgeye eşsiz manzaralar sunan bir kayalık, doğasever fotoğrafçılar ve kaya tırmanışı tutkunlarının favorisidir. Ayrıca, Soğukdere Kanyonu’nda bulunan dik kayalar ile Yıldırım Kaya ve Has Bahçe Kayaları da keşfedilmeyi bekleyen doğal güzellikler arasındadır.

Mağaralar:

 Beşkayalar Tabiat Parkı, sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda içinde barındırdığı mağaralarla da dikkat çeker. Soğukpınar Veysel Candan Mağarası, yaklaşık 148 metre uzunluğa ve 24 metre derinliğe sahip, çeşitli damlataşı oluşumlarının görüldüğü ve re kristalize kireçtaşları içerisinde oluşan yatay karstik bir mağaradır. Aytepe Cirbin Ali Mağarası ise yatay bir mağara şekline sahiptir ve ölçülen uzunluğu 542 metredir.

Keşfedilmeyi Bekleyen Gizemler: 

Beşkayalar ‘da ilginç ve görülmeye değer daha birçok yer bulunur. Aytepe’nin batısı ile Üzmezler Dağı’nın tepesinde yer alan üç adet meteor çukuru ve 200 yıllık anıt ağaçlar bu bölgenin gizemini ve tarihini yansıtır. Bu çukurlar, tahmini olarak 1900’lü yıllarda göktaşlarının düşmesi sonucu oluşmuştur.

Beşkayalar Tabiat Parkı, sadece bir doğal alan değil, aynı zamanda Kocaeli’nin doğal mirasının önemli bir parçasıdır. Doğanın tüm güzelliklerini içinde barındıran bu cennet köşesi, doğaseverlere unutulmaz anılar ve keşifler vadeder. Gel, sen de bu doğal mucizenin bir parçası ol!

E.EMİN ÖZTÜRK



Devamını Oku