Deveye sormuşlar, “Neren eğri?” diye. Deve dile gelmiş: “Nerem doğru ki?” diye.
Hadi bakalım, yazıyı okuyun ve yorumunuzu yapın.
Önce şunu söyleyeyim; burnundan kıl aldırmayan bütün bürokratları koltuktan alaşağı edeceksiniz. Bir valimiz vardı, kulakları çınlasın. “Telefonlara döneceksiniz, cevap vereceksiniz!” diye bürokratları sürekli uyarırdı. Bir de Sendika Genel Başkanımız vardı, “Heyecanınızı yitirdiyseniz o koltukları boşaltın!” derdi. Bunlar hep kafamdaki arşivde. Bunları duyarsız bürokratlar için yazıyorum. O koltuklardan kalkın da şöyle bir gezin. Ama merkezlerde değil, kırsallarda gezin. Öğrencilerimiz nasıl yollardan eğitime geliyor? Nasıl okullarda eğitim görüyorlar? İnsanlar nasıl bir yaşamın içinde? Yahu sizin için varsa yoksa merkez mi?
1999 depremi sonrası tutulan raporlar mı sahte, yoksa sonradan alınan raporlar mı sahte? 1999 depremi sonrası tutulan raporlar ile birçok bina yıkıldı. Akmeşe okulunun yemekhanesi hariç. Bakım yapılsın dediğimiz lojmanlar hasar raporu olmadığı halde yıkıldı. Ama orta hasarlı bina hâlâ duruyor. Her gün altında 200 çocuk yemek yiyor. Müdahale ettik, şimdi başka bir alanda yemek yiyorlar. Milli Eğitim’in inşaat teknikeri bir gün hasarlı dediği binaya ertesi gün hasarsız diyor. Orta hasar raporunu gözüne soktuğumuz halde… İl Müdürü beyefendi, davet edildiği halde gelmediği gibi telefonlara da cevap vermiyor. Yazı yazıyoruz, umurunda değil. O zaman 200 çocuğun hayatı onun için bir hiç.
Hasarlı binayı yıkma, onarım yapıp öğretmenlerin oturabileceği sağlam binayı yık. Sen her gün konut yokluğundan İzmit’e, Sakarya’ya gidip gelen öğretmeni o koltukta otururken göremezsin. Her gün kilometrelerce yol kateden öğretmen, kırsalda benim çocuğuma ne kadar verimli ders anlatabilir ki?
Gelelim başka bir konuya. 300-400 öğrencinin spor yaptığı yeri gel de bir gör. Belediyeler olmasa, okulları pislik götürecek. Hademe yok. İş-Kur personel gönderecek de iş olacak. Ey bürokratlar, kaç taneniz Ankara’ya bu sorunları anlattı? Sorunları aktarmak, sorun yaratan bürokrat olmak mı? Korkmayın, biriniz alınır, ikiniz alınır. Sonunda Ankara der ki: “Ha, burada bir sorun var demek ki,” der ve sorunu çözer. Ancak “Ben koltuğumda oturayım, ne etliye ne sütlüye karışmayayım,” derseniz bir şey olmaz. Sorun dile getirilmedikçe ve çözülmedikçe daha da büyür, çözülemez hale gelir.
Benim öğretmenim, okul müdürüm, öğrencim sağlıklı bir ortamda eğitim yapmıyorsa, öğrencim hijyenik ve tehlikesiz yerlerde eğitim görmüyorsa o makam odalarında oturmaya sıkılırım. O makam arabalarıyla gezmeye utanırım.
Daha ne yazayım? Nerede hizmet varsa, ben o taraftayım. Nerede insana değer varsa, ben oradayım.
Bir dahaki yazıma kadar kalın sağlıcakla.
Rahim Varol
SPOR
15 saat önceASAYİŞ
17 saat önceGENEL
24 saat önceASAYİŞ
1 gün önceASAYİŞ
1 gün önceASAYİŞ
1 gün önceASAYİŞ
2 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.