DOLAR 39,9039 EURO 46,8737 STERLİN 54,7732 GRAM ALTIN 4.223,06 BIST 100 9.404,89 BITCOIN $107.501
Facebook TwitterX Instagram YouTube

Arama Haber Code Logo

HABERLER

Ebeveyn çocuk iletişimi: Şiddete karşı koruyucu kalkan

Giriş: 16.09.2025 08:52 | Güncelleme: 16.09.2025 12:08
Paylaş
Ebeveyn çocuk iletişimi: Şiddete karşı koruyucu kalkan

Uzmanlara göre çocuklarda şiddet eğilimi aile içi tutumlar, duygusal düzenleme zorlukları ve dijital dünyadaki şiddet içeriklerine maruz kalma gibi birçok faktöre bağlı. Ebeveynlerin, çocuklarına doğru iletişim yöntemlerini öğreterek ve model olarak yönlendirmesi büyük önem taşıyor.

Çocuklarda şiddet eğiliminin tek bir nedene bağlı olmadığına dikkat çeken uzmanlar, aile içi şiddete tanıklık etmenin, dışlanma hissinin ve medyadaki şiddet içeriklerine maruz kalmanın bu davranışları artırabileceğini belirtiyor. Özellikle erken yaşlarda taklit eğiliminin yüksek olduğunu vurgulayan uzmanlar, ebeveynlerin çocuklarına duygularını sözel yollarla ifade etmeyi öğretmesi ve şiddetsiz iletişim modeli sunmasının kritik olduğuna dikkat çekiyor

“Medyada ki şiddet içeriğine maruz kalmış olabilir”

Çocuğun şiddet eğilimini tek bir nedene bağlı olmadığından bahseden Psikolog Gizem Yılmaz, “ Çocuğun şiddet eğilimi tek bir nedene bağlı değildir. Biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörler bir araya gelir. Örneğin aile içerisinde şiddete maruz kalmak çocuğun şiddeti bir çözüm yolu olarak modellemesini ve davranmasına sebep olabilir. Dürtüsellik ve duygusal düzenleme zorluğu yaşıyor olabilir. Akran etkisi veya dışlanma hissi yaşıyor olabilir. Medyada ki şiddet içeriğine maruz kalmış olabilir. Travmatik yaşantılar sağlam olmayan bağlar kurar” ifadelerini kullandı.

“Aile sözel yolları öğretmelidir”

Ailede ki sözlü iletişimin öneminin altını çizen Yılmaz, “Ailenin bu nokta da yapabileceği en önemli şey, duygularını ifade etmesi için sözel yolları öğretmektir. Örneğin sinirlendiğinde bağırmadan nasıl anlatabilirsin ya da kırıldığın da bunu nasıl ifade edebilirsin gibi alternatifler sunmak çok önemli. Ayrıca aile, kendi iletişim ve ilişkilerin de şiddetsiz bir etkileşim kurarak çocuğun örnek almasını sağlamalıdır” dedi.

“Ailenin filtresi çok kritik”

Ailenin çocuğun davranışlarını gözlemleyerek açıklamalarda bulunması, çocuğun şiddeti içselleştirmesini engelleyebileceğini vurgulayan Yılmaz, “Dijital dünya, özellikle şiddetin normalleştirildiği oyunlar, sosyal medya hesapları çocuklar üzerinde oldukça önemli bir etkiye sahip. Araştırmalar, medya yolu ile şiddete maruz kalan çocukların daha duyarsızlaştırabildiğini şiddetin bir çözüm olduğunu meyil ettiklerini gösteriyor. Ancak burada ailenin filtresi çok kritik. Örneğin, burada davranış gerçek hayatta kabul edilemez gibi açıklamalar yapması, çocuğun şiddeti içselleştirmesini engelleyebilir” diye konuştu.

“Aile yasaklayıcı bir dilden kaçınılmalı”

Çocuğun medya tüketiminde yasaklayıcı bir dil yerine ikna edici bir üslup tercih edilmesi gerektiğini söyleyen Yılmaz, “Öncelikle yasaklayıcı bir dilden kaçınılmalı. Oynama demek yerine, 'hadi birlikte bir aktivite seçelim' gibi bir yaklaşım daha etkilidir. Ayrıca medya kullanımının sınırlarını nedenleri ile birlikte çocuğa aktarmak gerekir. Çok oyun oynadığında gözün ağrıyor, arkadaşlarınla vakit geçiremiyorsun gibi gerekçeler, çocuğun daha kolay ikna olmasını sağlar” diye konuştu.

“Aile çocuğun eleştirel düşüncesini tetiklemelidir”

Davranışlarla paralel eleştirel bakış açısını çocuğa kazandırılması şiddetin önüne geçebilir diyen Yılmaz, cümlelerine şu şekilde devam etti: “Erken çocukluk dönemi yani 0-6 yaş arasında ki dönem taklit etme eğilimi açısından çok yüksektir. Çocuk dünyayı bu şekilde öğrenir. Ancak 7 veya 8 yaşından itibaren soyut düşünme eleştirel bakış gelişmeye başlar. 10-12 yaş civarına gelindiğinde ahlaki muhakeme yeteneği artar ve doğru mu yanlış mı sorusunu sormaya başlar. Yine de bunlar sosyal çevre ve aile ile şekillenebilir Aileler, bu davranış doğru mu sorusu ile çocuğun eleştirel düşüncesini tetiklemelidir.

Yorumlar

×

Haber Arama