DOLAR 38,8520 EURO 43,3708 STERLİN 51,6081 GRAM ALTIN 3.997,10 BIST 100 9.668,36 BITCOIN $104.031
Facebook TwitterX Instagram YouTube

Arama Haber Code Logo
Reklam Alanı 101
Sarı Kart

Sarı Kart

info@kocaeliduysun.net

Tüm Yazıları

Yakışmadı Ertuğrul bey!

Giriş: 07.05.2025 22:18 | Güncelleme: 07.05.2025 23:04
Paylaş

Yakışmadı Ertuğrul bey!

Bu kez sarı kart Ertuğrul Sağlam’a çıkarıyoruz. Hatta kartın rengini Sağlam için kırmızıya çeviriyoruz.

Neden mi?

Birilerinden beklediğini kendisini başkalarına uygulamadığı, işimize, emeğimize, çabalarımıza ve kurumumuza saygı duymadığı için.

Şöyle ki;

Kendisi dar katılımlı bir basın toplantısı düzenledi. Tabii ki kentimizde değil. Şehrimizdeki planı, bir grup taraftarın sosyal medyada başlayan ve tehdide varan tepkisi ve güvenlik gerekçesiyle uygulanamamıştı. Tepki veren taraftarı kulüp yönetiminden birkaç kişinin organize ettiği konuşuldu. Öyledir ya da değildir, ispata açık bir durum. O nedenle üzerinde durmadık. Günün sonunda toplantı kentimizde yapılamadı. Bugün de komşu şehir seçildi. Makul.

Basın toplantısı yapmak da hakkıydı. Kendisiyle ilgili gıyabında söylenen birçok cümleye vereceği yanıtlar vardı, olmalıydı. Zira bazı cümleleri hak etmemişti. Hele ki maç ortalaması 2 puanken başarısız addedilmesi bizce kabul edilemezdi. Parayı pulu konu etmemişti. Kulüp nereye götürse her yere gitmişti.

Şampiyonluk gelene kadar söz hakkını sessizliğiyle korudu. Süreçte zarar vermek istemedi, doğrusunu yaptı. Cevap hakkını da bugün kullandı. Bunda da sorun yok. Kocaelispor Kulüp Başkanı Recep Durul’un hiç gereği yokken yaptığı açıklamalar bu sonucu doğurdu. Kendisini de yermeden geçmeyelim. Şampiyonluk yaşarken eski çalıştırıcı hakkında olumsuz konuşmak ne kazandırır! Kim ne sorarsa sorsun; teşekkür et geç, kalanını içinde tut! Ki şampiyonlukta pay sahibi olduğu bir gerçek. Niye polemik konusu açıyorsunuz? “Şartlar öyle gerektirdi. El sıkışarak yolları ayırdık. Süreçte anlaşamadığımız hususlar oluştu. Kendisine emekleri için teşekkür ediyoruz. Bu konuda başka bir şey konuşmaya gerek yok.” gibi yanıtlar da vardı.

 

Basın toplantısına neden birkaç kişiyi çağırdığına dair açıklamasının ve konuşmasında yer yer meslektaşlarımıza yönelttiği cümlelerin altını kırmızı kalemle çizdik.

Sadece canlı yayın yapacak televizyonları çağırdığını, diğer kurumların da o yayından izleyip haber yapabileceğini, bunu da birkaç meslektaşımızla istişare ederek belirlediklerini söyledi. Konuşması boyunca da çalıştığı dönemde hakkında olumsuz yazı yazanları yönetimde birilerinin arkadaşları, kaba tabirle adamları olduğunu ifade etti.

Sondan başlayalım;

Biz bu kentte bir avuç insanız. Birbirimizi de tanırız. İşaret etmeye çalıştığınız; camiaya etki etmek isteyenleri de, alınacak topçudan getirilecek teknik ekibe kadar sözünün dinlenmesini isteyenleri de, birileriyle iyi geçinmek için yazı yazanları da biliriz. Onları zaten bu masada basın mensubu olarak kabul etmekten hicap duyarız. Sizler sayesinde bu camiada takılıyorlar. Sizler derken; futbolun kulüp tarafında olan başkan, yönetici, teknik direktör, futbolcu, menajer vs yüzünden. Her biriniz aranızın iyi olduğu kişilere bu alanda fırsatlar tanıdıkça da sonu gelmeyecek. Çıkarlar ters düşünce de rollerin değiştiğini hatırlatmakta yarar görüyorum; o filmleri de defalarca izledik. Değişmiyor.

Herkes kendi yandaşlarını oluşturma peşine düşmezse kimse kimseye yancı ya da ağır tabirle tetikçi olmaz, olamaz. Diğer yandan her eleştiren de birilerinin adamı, arkadaşı olmuyor. Yanı sıra işini düzgün yapan meslektaşlarımızı da bu iki kefeye aday göstermeyin.

Siz 40 yıldır bu işin içinde ve her alanında olduğunuzu gururla söylüyorsunuz. Haklısınız da. Kariyerinize de, kişiliğinize de saygımız büyük. Ancak anlıyoruz ki; basın ve yayın kuruluşlarıyla iletişim konusunda çok zayıf kalmışsınız. Bu işin bir tek bu alanında hiç olamamışsınız. Talihsiz açıklamanızdan bu sonuca varmak da bizim hakkımız. Zira aksi olsa bu cümleleri kurmaz, kuramazdınız.

 

Gelelim; davet tercihlerinize.

Canlı yayın yapacak televizyon kanallarını çağırdığınızı demişsiniz. Bu kentte yalnızca iki tane televizyon kanalı var. Kocaeli TV, TV 41, Nokta TV. Henüz. Diğerleri çağın gereklerini karşılamaya çalışan dijital mecrada da yayın yapan gazete ve haber siteleridir. Ve youtube üzerinden yayın açabiliyorlar. Bu işlerinde de çok değerli meslektaşlarımız emek veriyor. Haklarını teslim etmeden geçemeyiz.

Maksadınız canlı yayınsa; bu kentte onlarca haber sitesi sizin toplantınızı youtube ya da sosyal medya hesaplarından canlı yayınlayabilecek donanıma sahip. Hatta yüzbinlerce takipçili sosyal medya hesapları da malumunuzdur. Amacınız söylemleriniz değiştirilme ihtimali olmadan kitlelere ulaşsın ise; bu kanalları da kullanmanız daha yerinde olurdu. Ayrıca görüntüsü yayınlanan bir şeyi çarpıtmak öyle kolay da değildir.

Kocaelispor - Erokspor maçının ardından basın toplantısında yaptığınız konuşmada, alacağınız tepki konusunda sizi kibarca uyarmamız, toparlamanız için fırsat tanımamız ve aynı sert üslupta ısrar etmeniz aklınızda kalmış. Şu an ‘o anki hissiyat’ diyebiliyorsunuz. Demek ki duygusal reflekslerinizde kendinizi doğru şekilde anlatamayabiliyorsunuz. Beşeriyiz, doğaldır. Sizin o üslubunuza alışkın olmadığımız için garipsediğimiz, bu konuda iyi sonuçlar doğurmayacak ve geri dönüşü olmayacak cümlelerinizi gözden geçirmenizi sağlayacak “Sizi seven taraftar bu sözleri okuyunca tepki göstermeyecek mi?” sorusuydu. Sizi düşünmüştük. Yayının görüntüleri de, metinleri de duruyor. Toplantının ardından da gemileri yaktığınızı kendi aramızda konuştuk. Hiç o kadar sert ve dışlayıcı üslubunuzu görmemiştik. Recep Bey’in açıklamasının ardından da ilişkinin bittiğini anlamak güç olmadı.

Ayrıca bu toplantılar konusunda bilmediğiniz çok önemli nokta da şudur; Bu işi ciddiyetle yapan hiçbir kurum, bir başka kurumun yayınını izleyip haber yapmaz. Hele ki rakibiyse. Bunun aklını size kim verdi? Bunca yıllık deneyiminiz sırasında canlı yayınlarda bile onlarca meslektaşımızın eşzamanlı olarak haberleri yazdığını hiç mi görmediniz? O maçlar canlı yayınlanıyorken onca gazeteci niye stadyuma gelip poziyonları yazıyor, haberini hazırlıyor. Bu insanlar TV başından izleyip yazmayı bilmiyor mu da yaz-kış oralara geliyor! Canlı yayın nerede, ne konuda yapılırken de herkes orada olur ve haberini hazırlar. Hele ki bu konuda ajanslar birbiriyle yarışır. Çünkü işleri zamana karşıdır. Yurt genelindeki abonelerine haberi rakiplerinden önce servis etmeye gayret eder. Arka planda organizasyon da, orada verilen çaba da büyüktür, değerli ve saygıya değerdir. O küçümsediğiniz diğer kurumlar sizin böyle bir kararınızda bırakın sizin haberinizi yapmayı, boykot bile uygulayabilir. Çünkü adam seçerek, kurum seçerek en büyük saygısızlığı daha toplantıya başlamadan yapmışsınız. Şimdi küçümsemek gibi niyetiniz olmadığını da söylemek istersiniz; ama yaptığınız tam olarak buydu. Ne demek, “Canlı yayından yazarlar”? Toplantıyı yapan kişi tarafından yapılmış daha büyük hakaret mi olur? Biraz oturup düşünün. Yardımcı olalım; Sizin eğitiminizi, birikiminizi, emeğinizi, hassasiyetlerinizi, değerlerinizi, sizi siz yapan unsurları kenara koysunlar. Rakip olarak gördüğünüz bir teknik adamın sezonluk antrenman programını kulübünüz elinize versin ve “Siz bunu uygulayın yeter” desinler.

Kendi özelimizde; görev sürenizde de, siz gittikten sonra da sizin hakkınızı birçok ortamda korumuş insanlar olarak sizi bu konuda affetmeyeceğimizi de belirtmek isteriz.  Siz bizleri tanımazsınız, biz sizi bilir, takip ederiz ve bu süreçlerde üzerinizde hakkımız bakidir. Adalet teraziniz ne yazık ki şaştı. Fakat endişeniz olmasın; biz işimizi yine en doğru şekilde yapmayı sürdüreceğiz. Mesleki adaletimiz size olan tepkimiz yüzünden zarar görmeyecek lakin artık sizden yana inisiyatif kullanmayacağız. Hak etmediğinizi bugün ortaya koydunuz.

 

Meslektaşlarımızla konuşarak bu kararı aldığınızı ve çok da güzel olduğunu söylüyorsunuz. Belli ki kılavuzlarınız da bu noktada bilgi sahibi olamamış. Mesleki deneyimleri de sizi doğru yönlendirmeye yetmemiş. Ya da kasıtlı olarak sizi böyle yönlendirmişler. Sorma ihtimalimiz olan hangi soru sizi endişelendirebilirdi ki; biz yine sorulması gerekeni, kamuoyunun bilmesi gerekenleri söze döker, inanıyoruz ki siz de dürüstçe ve olanca samimiyetinizle yanıtlardınız. Bu ihtimali o nedenle rafa kaldırıyorum.

Sizin için altını çizerek yazayım;

Bizim gibi işine ömrünü adamış, emek ve adaletle yalnızca işini yapan onurlu insanları kaybetmiş olmak sizin için güzelse; tabii ki aksini söyleyemeyiz.

 

Ama yok gerçek neden “Benim aram bu gazeteci ve televizyoncularla iyi olduğu için onları davet ettim” ise; sizin eleştirdiğiniz, sitem ettiğiniz, karşı grup gibi gösterdiğiniz kişilerden ne farkınız kalıyor? Diğerleri olarak gördükleriniz, belki gıyabımızda tanımadığınız bizleri de dahil ettiğiniz grup birilerinin arkadaşı, dostu, adamıysa; davet ettikleriniz de sizin arkadaşlarınız ya da adamlarınız mıdır? Bu soruyu sordurmak size yakışıyor mu? Sormayı kendimize yakıştıramıyor ancak bu noktayı düşündürdüğünüzü de kayda geçirmeden konuyu kapatamıyoruz. Yine belirtmeliyim ki; o toplantıda saygı duyduğum, gerçekten sevdiğim, ağabey-kardeş ilişkisi kurduğum değerli meslektaşlarım var; onlarla bizim aramıza nifak sokmuş olmuyor musunuz? Neyse ki tepkimiz onurlu emekçi meslektaşlarımıza değil, size bu aklı veren ve ortaya koyduğunuz gruplardan birinde yer alanlarla birlikte size.

 

“Benim canım sadece bu kişileri çağırmak istedi” deseydiniz yaptığınız açıklamadan çok daha kabul edilebilir olurdu. “Kime isterse ona konuşur” derdik. “Onlara güven duymuş” rızasını gösterirdik.

Yine araya girip hatırlatalım; istifa ettiğinizde de, sonrasında da, geçen gün yapamadığınız toplantıdan sonra kendinizi tüm kente değil, bütün yurda anlatabilmeniz için de sizi kaç kere aradık. Hatta aracı meslektaşlarımızla iletişim bile kurduk. Her kurumun telefonunu açmadığınızı da, dönmediğinizi de öğrendik. Belli ki insan seçiyorsunuz, seçmişsiniz. Bizi artık hangi tarafa etiketlediyseniz… Bir daha altınız çizelim; bizi hiçbir kefeye koyamazsınız; sadece işimizi yapar, sorulması gerekeni sorar, haberi de gereği gibi yaparız. Neyse odur. Oynattığınız futbol beğenilmediğinde de taraftar adına soruyu sorarken oradaydık, şampiyonlukta emeğiniz yok sayıldığında da.

 

Açıklamalarınızın tamamını da tabii ki takip ettik. Ama o kadar. Bir başkasının yayınından haber yapacak kadar aciz mi gördünüz bizim kurumlarımızı? Bizim bu meslekte değersiz olduğumuzu mu ima ettiniz, satır arasında? Siz ne yaptığınızın farkında değilsiniz…

Bir de oraya davet etmedikleriniz için “Yorulmasınlar diye herkesi çağırmadık” da demişsiniz. Bıraksaydınız da buna karar verecek olanlar gelip gelmemeyi, buna değip değmeyeceğinizi kantara koysaydı.

Özetle kılavuzlarınız sizi nazarımızda çöpe atmıştır. Çok ağır tabir olabilir ancak tam olarak budur. Size olan sevgimizi, saygımızı, sempatimizi ortadan kaldırdınız. İhtiyacınız olmadığını düşünebilirsiniz ancak siz bu meslekte kaldıkça, biz bu işi yapmaya devam ettikçe yurdun hangi şehrinizde olursanız olun bizlere ihtiyacınız olacaktır.

Ama yok derdiniz; ‘Ben bu kurumlarla yayın yapayım da onların izlenme oranları artsın’ diye düşündüyseniz, bu kez biz sizi Allah’a havale ediyoruz. “Adaletinize yakıştı mı?” diye de bugünün sorusunu kenarına iliştiririz.

Beylik laflar etmişsiniz. Belki hakkınızdır da. Ancak bu lafların büyüklüğü, kendinizi anlatmak ya da anlaşılmak adına kendiniz için kurduğunuz süslü cümleler, kendinizi övdüğünüz kelimeler,

Bizlerin sizin için düşündükleri, sizin gıyabınızda bile hakkınızdaki iyi izlenimlerimizi paylaşıyor olmamız kadar değerli olamaz. Olamazdı. Artık sizi kendi övgülerinizle baş başa bırakacağız.

Toplantınızda altını çizerek söylediğiniz; sadece bir teşekkür beklediğinizi içeren cümle var ya; o cümle kafamızda dönüp duruyor. Neden mi? Milyonluk tazminatlardan, şampiyon çalıştırıcı unvanından ve kupa kaldırma mutluluğundan, maddi ve manevi vazgeçişlerden bahsetmişsiniz. Emeğinizi sezon başından beri gören, hakkınızı her durumda teslim etmiş kişiler olarak işte tam da bu yüzden bu mektubu kaleme aldık ve size bu cümleleri yazma gereği duyduk. Sizin sözlü olarak beklediğiniz tek bir teşekkürü biz sizden asla beklemedik. İşimizi yaptık. Haricinde de hakkaniyetli davrandık, haksızlığa uğramanızdan rahatsız olduk. Size yakışanı; söze dökmeden bu toplantı aracılığıyla görüşme çabamıza saygı duyarak teşekkür etmeniz olurdu. Belli ki siz bizim kadar ‘görme’ konusunda istekli değilmişsiniz. Sizin anlayacağınız en kestirme ifadeyle; eyvallah.

Dileriz ki; bir gün bize ihtiyacınız olmaz. O gün size bugünkü davet kararınızı hatırlatacağımızdan, o kişilerin telefon numaralarını çevirmenizi önereceğimizden kuşkunuz olmasın.

İnsanları severiz ancak işimizi daha çok.

Kariyerinizde başarılar dileriz.

Yorumlar

Kocaelisporlu

Yakışmadı hoca boş yaptın gittin
0

Diğer Yazarlar

E.Emin Öztürk
Kocaelispor Analizcisi
Muammer Kösemen
Prof. Dr. Tuğrul Norgaz
Rahim Varol
Sarı Kart
Seyfettin Karamızrak
×

Haber Arama