DOLAR 39,6592 EURO 45,6389 STERLİN 53,4140 GRAM ALTIN 4.296,65 BIST 100 9.102,02 BITCOIN $104.301
Facebook TwitterX Instagram YouTube

Arama Haber Code Logo
Sarı Kart

Sarı Kart

info@kocaeliduysun.net

Tüm Yazıları

Ertuğrul Hocam neden takıma güvenemiyoruz?

Giriş: 11.12.2024 14:18 | Güncelleme: 11.12.2024 14:23
Paylaş

Ertuğrul Hocam neden takıma güvenemiyoruz?

Rakamlar yalan söylemez, arşiv de.

Bu kimi zaman rahatsız edici olsa da gerçekleri ortaya koymak ve yeni yol haritasını belirlemek için kusursuz veridir.

Esnekliği yok mudur? Elbette vardır. Koşullar farklıyken de aynı neticeye varabilir ya da benzer durumlar farklı sonuçlar doğurabilir.

Her durumda günün koşullarını değerlendirmek de verilere eklenebilecek önemli detaylardır, satır aralarında tutulmasında yarar var.

Kocaelispor’un karnesine baktığımızda da bunu söylemek mümkün.

Türk futboluna sporculuğunda da, çalıştırıcılığında da önemli hizmetler vermiş Ertuğrul Sağlam’ın kalitesini konuşmaya gerek olduğunu düşünmüyorum. Kendisini yeterince güncelleyemediğini düşünenler olduğu gibi nazarımda tartışmaya kapalı isimdir. İnsani olarak da gözlemlerime dayanarak ‘iyi’ olarak niteleyebileceğim, sevdiğim, saydığım biri. Ancak bazı detaylara da değinmeden geçmeyeceğim.

Eleştiri, başarı yolunda dikkate alınması gereken çok değerli hazinedir. Sırt sıvazlayan, görmezden gelen, -mış gibi davranan çoktur, hele ki güç elinizdeyse. Bu nedenle dışardan göz her zaman artı katacaktır.

Ertuğrul Hoca’nın iki yıldır verdiği tüm demeçleri ve maç sonu röportajlarını göz önünde bulunduralım. Ki hepsi internet ortamında yüzlerce sitede mevcut.

İlk döneminde transferden ödemelere yaşanan sıkıntıları, o dönem kendi içinde de fikir ayrılıklarına düşen yönetimle oluşan gerilimi ve en nihayetinde Engin Koyun’un tabiri caizse ‘O mu? Ben mi?’ duygusallığını gözden kaçırmadık.

Geçen dönem içerde ve dışarda gelen puan kayıplarından sonra, taraftar baskısı da eklenince Ertuğrul Hoca’nın kapıya yaklaştığını ancak gönderilmeden önce 2-3 hafta daha süre tanınması gerektiğini düşünenlerdendim.

Camianın puan kaybına tahammülü kalmamıştı ancak kan değişimi doğru zamanda yapılmadı. Nitekim Mustafa Gürsel ile de dikiş tutmadı. Mustafa Hoca gelirken de camiada kendisine inanmayanlar çok fazlaydı. Sağlam’dan sonra ‘daha iyisi’ gelmeli beklentisi varken vasat bir değişim olarak görüldü.

Sinir krizleri geçirilen maçlar, ağlayarak eve dönen çocuklar, umut edilemeyen sonuçlar, kaybolan inanç ve sonu gelmeyen play-off maçları…

Yazık oldu koca seneye…

Peki ya bu sene?

Sezon öncesinde eski yönetimin içinden çıkan yeni başkan Recep Durul ile Ertuğrul Sağlam bir kez daha el sıkıştı. Başkan beyin kendi deyimiyle ‘geminin kaptanı Sağlam’ oldu. Transferler yapıldı. Her biri ayrı değerde oyuncu kadroya katıldı. İşe erkenden koyuldular, birbiri ardına açıklamalar geldi, camiayı heyecanlandıran yıldız isimler de. Ama transferi bitirmekte yine geç kaldılar.

Oyuncunun gelmesi, takım arkadaşlarına ve teknik ekibe uyumu, oyun sistemine dahli, fiziksel hazırlığı ya da gelişimi, dayanıklılık ve kuvvet antrenmanlarındaki yüklenmeler vs süreç gerektiriyor ya… İşte o süre tüm oyunculara yeterince verilebildi mi? Bazı önemli oyuncular açısından kervan yolda dizildi, herkesin malumu. Bunun yalnızca Kocaelispor’a özgü bir durum olmadığının da altını çizmek isterim. Bundandır ki liglerin ilk 5-6 haftasında takımlarda sistemin oturması beklenir, sabır talep edilir. Her sonuca açık olunur.

Yapılmayan nokta transferler de oldu. İhtiyaç vardı, o bölgelerde giderilmedi. Mevcuttakilerle idare edilebileceğine inanıldı. Bence olmadı.

Sezon başladı, iyi de başladı. Lakin hala transferdeki eksiklikler konuşuluyordu. Basın mensupları soruyor, Ertuğrul Hoca temkinli de olsa her zamanki samimiyetiyle yanıtlıyordu. Kamuoyuna yansıyor, beklentiler sürüyordu. Nitekim yapılamadı. Yaştı, paraydı, tasarruftu derken transfer süresi bitti. Yeterli derinlikte olmayan kadroyla başlanan sezonda işler iyi, sonuçlar memnun edici, futbol tatmin etmese de umut vericiydi. Düzelirdi. Düzelmedi. Düzelemedi.

Çünkü bu işte; sakatlık var, kırmızı-sarı kart cezaları var, oyuncunun psikolojisi var, dış etkenler var, taraftar baskısı var, oyuncular arası gruplaşmalar var, yönetimde oluştuysa çatlaklar ve oyuncu grubuna yansıması var, ödemelerin düzenli yapılamaması var…

Sağlam’ın kriz yönetimi tam da buralarda kendini gösterecekti. Ki elinden geleni yaptığına inanıyorum. Yeterli mi? Takım görüntüsü açısından şu an olumlu konuşmak doğru olmaz. Ara transferden sonra belki. Ama onun da elinde olmayan etken var; para gibi.

Kim para almadan çalışmak ister ki…!

Herkes para için çalışıyorsa; maaşlar ve primler de motivasyonu sağlayan birinci unsurdur. Amatör ruhla oynanmıyor ki; topçusu da profesyonel, ligi de. Kendi pazarlarını koruyacak kadar sahada olurlar fakat dağılmış motivasyondan fazlasını beklemek, ‘canı pahasına koşsun, kendini parçalasın, kazanmak için her şeyini versin’ demek de ütopik, bir o kadar da acımasızlık olur. Gönül ister ki her durumda optimum verimde olsunlar ama yok öyle bir şey. Realist olmakta yarar var.

Yani sözün özü; takımı olumsuz etkileyebilecek bir sürü etken de sezonla birlikte başladı. 14 hafta geride kaldı. Aralık ayı, ilk yarının son dönemeci. Kaldı beş maç. Mutlaka kazanılması gereken 5 maç. Sonrasında güllük gülistanlık olmayacak elbette fakat en azından takviyelerle takım güçlendirilecek. Tabii ki sezon başındaki kadar geniş oyuncu havuzu olmayacak, seçenekler az. Eldekilerin iyileri getirilecektir, umuyorum.

Fakat akıllara Ertuğrul Hoca’nın ilk döneminde aralık ayıyla başlayan puan kayıpları süreci gelmiyor değil. Benim açımdan da tedirgin edici. Kuşkusuz kendisi, oyuncu kalitesi ve karakteri açısından bu sene çok daha memnun. Söze de döküyor bunu. Takımın geçen yıldan farkı olarak da bunu ortaya koymuştu.

Peki daha kaliteli oyuncularla -ligde Göztepe, Eyüpspor gibi çok iyi ayaklara sahip kadrolu rakipler de yokken- neden aynı galibiyet, mağlubiyet ve beraberlik sayılarına ulaşıp aynı puanı topladık? Daha iyi takımla neden daha iyi sonuçlar alamadık?

Koşullar yazının başında da belirttiğim gibi mutlaka farklı, ancak geçen yıla oranla lehteyken neden hala ‘Kocaelispor şöyle oyun oynar’ diyemiyoruz? Niçin hala agresif oyun sergileyemiyoruz?

Neden kendi seyircimiz önünde attığımız kadar gol yiyoruz?

Kurduğunuz kadro; maç kazandıracak, taraftarı sahaya çekecek güzellikte oyunu ortaya koyacak yeterlilikte değil mi? Yeterliyse neden bu kadar zorlanıyor, bu kadar gerginlik yaşıyoruz? Değilse bunu öngöremediniz mi?

Tüm bu soruları kendisine soruyor ve özeleştiri yapıyor mu?

Ertuğrul Hoca’nın tüm bunlara oldukça makul, anlaşılabilir açıklamaları oluyor, olacaktır. Dinliyor veya okuyoruz; tane tane, detaylı anlatımlarıyla hepimizi aydınlatıyor. Maç maç eksikleri de ifade ediyor, hataları da, iyi yapılan işleri de. Kabul ediyor ve üzerine çalışacaklarını söylüyor. Hakemler ve süre geçirmek gibi faktörleri de bu sene sık sık dile getiriyor. Kızamıyoruz. Bekliyoruz.

Tüm negatif olasılıklar düşünülerek kurulan kadrolar ve yapılan hazırlıklar düşünüldüğünde;

En temelde ben kendisine şunu sormak istiyorum;

Lider olmamıza rağmen takımı neden başarısız buluyoruz?

Neden hala Kocaelispor’un oyununa güvenmiyoruz?

 

 

 

 

Yorumlar

Yazarın Diğer Yazıları

Diğer Yazarlar

E.Emin Öztürk
Kocaelispor Analizcisi
Muammer Kösemen
Prof. Dr. Tuğrul Norgaz
Rahim Varol
Sarı Kart
Seyfettin Karamızrak
×

Haber Arama